31 Aralık 2016 Cumartesi

MS (Emes) Hastalığı Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Halk arasında MS hastalığı (emes hastalığı) olarak bilinen Multiple Skleroz hastalığı, komutları ileten sinir tellerinin etrafındaki koruyucu role sahip miyelin kılıfının hasar görmesi sonucu görülen hastalıktır. Miyelin tabakasının fiziki olarak tahribatı sonunda beyinden gelen mesajlar yavaş iletilir ya da iletilemez.

MS hastalığı (emes hastalığı) kaslarda güçsüzlük, dengesizlik, kısmi felç, görme ve konuşma bozuklukları gibi çeşitli belirtilerle ortaya çıkan bir hastalıktır. Dünyada 2 milyona yakın insan MS hastasıdır. Sıcak iklimlere sahip ülkelerde emes hastalığına az, nemli iklimlere sahip olan ülkelerde MS hastalığına daha çok rastlanmaktadır. Ekvator kuşağında ise neredeyse hiç rastlanmaz.

Çoklu skleroz olarak da bilinen MS hastalığı sinir sisteminin kronik hastalıklarındandır. MS hastalığı beyin ve omurilik hastalığı olarak da bilinmektedir. MS hastalığı insanda beynin görme, yürüme ve konuşma fonksiyonları üzerindeki kontrolünü yitirir.

Emes hastalığı erkeklerden daha çok kadınlarda, siyahîlerden çok beyaz olanlarda ve ailesinde ms hastalığı geçirmiş olanlarda görülmektedir.

Vücutta merkezi sinir sistemi sinirler boyunca, vücudun çeşitli bölgelerine elektriksel mesaj ileten bir telefon santrali gibidir. Gönderilen bu mesajlar bilinçli veya bilinçsiz bütün hareketleri kontrol altına almaktadır. Emes hastalığı da gönderilen bu mesajların düzgün bir şekilde algılanmasına engel olur.

Emes hastalığı belirtileri ne yazık ki hemen etkisini göstermez, başlangıçta çok hafif belirtileri vardır. MS hastası hiçbir şekilde hastalığının farkına varmaz. Bu yüzden Emes hastalığına sahip bir kişi doktora gittiğinde hastalık ilerlemiş olarak teşhisi konur.

Devamını Oku »

24 Aralık 2016 Cumartesi

Mineral Nedir? Minerallerin Görevleri ve Özellikleri Nelerdir?

Mineral, yer kabuğundan kimyasal bir bütün halinde homojen olarak ortaya çıkan inorganik maddelere verilen isimdir. Genel olarak bir minerali tanımlamak ve onu diğerlerinden ayırmak zordur. Bunun için mineralin mikroskop ile detaylı gözlemlenmesi gerekmektedir. 
Mineraller vücudun %4’lük bölümünü oluşturmaktadır. Mineraller sağlıklı sinir işlevlerinin sürdürülmesinde, vücut sıvılarının dengelenmesinde, kan ve kemiklerin oluşumunda önemli rol oynarlar. Ayrıca mineraller kan basıncında, kalp ritminde, üremede oldukça önemli rol oynamaktadır.
Doğada 2500 değişik mineral olduğu bilinmektedir. Minerallerin sertliği, diğer minerallerin hangilerini çizebildiğiyle ölçülmektedir. Her mineral kendisinden daha yumuşak olan minerali çizer. En yumuşak mineral talk (pudra), en sert mineral ise elmastır. Minerallerin parlaklığı ise ışığı yansıtmasına göre metalik, sedefli, mumlu veya saydam olabilir.

minerallerin görevleri

Minerallerin Özellikleri


Mineral doğal şekilde homojen oluşan, belirli bir kimyasal bileşime sahip inorganik kristalleşmiş katı bir cisimdir ve minerallerin özelliklerini şöyledir:
  • Doğal olarak oluşurlar.
  • Doğada katı bir biçimde yer almaktadırlar. 
  • Herhangi bir parçası bütününün özelliklerini taşımaktadır.
  • Belirli bir kimyasal formüle sahiptir.
  • Mineralleri kimyasal yollar ile elde etmek mümkündür.
  • Mineraller inorganik olan maddelerdir. 
  • Minerallerin kristal hale gelmiş dış yapıları düzgün geometrik yapıdadır.

Minerallerin Görevleri

  • Sağlıklı kemik ve diş yapısı için çok önemlidirler.
  • Kalbin düzenli çalışmasını sağlarlar.
  • Vücuttaki su dengesinin korunmasını sağlarlar.
  • Sinir ve dolaşım sistemi için çok önemli yardımcıdırlar.
  • Hücre gelişimi ve yenilenmesinde görev yaparlar.
  • Vücuttaki bütün organların görevlerini düzenli bir şekilde yerine getirmelerinde doğrudan etki ederler.
  • Vitaminlerle beraber çalışarak diğer besin maddelerinin faydalı bir şekilde kullanılmasına yardım ederler.

Devamını Oku »

Jeotermal Enerji Nedir? Nasıl Oluşur?

Enerji kaynakları, yenilenemeyen enerji kaynakları (petrol, doğalgaz, kömür ve nükleer enerji) ve yenilenebilen enerji kaynakları (güneş, rüzgâr, jeotermal enerji, hidrojen, gelgit ve dalga enerjisi) şeklinde sınıflandırılmaktadır. Dünya’da enerji ihtiyacı için büyük ölçüde yenilenemeyen enerji kaynaklarının kullanılıyor olması çevre sorunlarını önemli miktarda artırmıştır. Bu sebeple çevresel etkileri az olan yenilenebilen enerji kaynaklarına yönelme her bakımdan daha avantajlı olmaktadır.

Jeotermal enerji yer kabuğunun farklı derinlikteki bölgelerinde birikmiş ısının oluşturduğu, sıcaklığı sürekli 200 C'den fazla olan, etrafındaki yer altı ve yer üstü sularına oranla daha fazla miktarda erimiş mineral, çeşitli gazlar ve tuzlar içerebilen sıcak su ve buhar olarak tanımlanabilir.

yenilebilir enerji kaynakları

Jeotermal Enerji Nasıl Oluşur?


Yağmur ve kar şeklinde yeryüzüne ulaşan sular, yer kabuğunda bulunan çatlaklardan sızarak magmanın ısıttığı kayalara ulaşır ve kızgın kayalara ulaşan su ısınır.

Isınan su ise dünyanın çeşitli bölgelerinde volkanlar ve gayzerler şeklinde ortaya çıkar. Yeryüzüne çıkan bu suyun sıcaklığı genelde 150 santigrat derecedir.

Yer altından çıkan bu sıcak su ise bazı buhar türbinleri yardımı ile elektrik enerjisine dönüştürülmekte ve bu duruma jeotermal enerji denilmektedir.


Jeotermal Enerjinin Kullanım Alanları Nelerdir?


  • Temiz ve içilebilir su elde etmek için,
  • Elektrik üretimi için,
  • Kereste, odun ve balık gibi ürün ve yiyeceklerin kurutulması için,
  • Şeker ve tuz üretiminde,
  • Alüminyum elde etmek için,
  • Konserve sektöründe yiyeceklerin hızlı bir şekilde kurutulması için,
  • Çimento kurutulması için,
  • Tarım alanında seraların ısıtılması için,
  • Kaplıca tedavileri için jeotermal enerji kullanılmaktadır.

Devamını Oku »